Yem & Katkı Dergisi - Sayı 12 - Ocak/Şubat 2023

HABER YEM & KATKI DERGİSİ Ocak-Şubat 2023 15 Yonca krizine hazine arazisi formülü Yonca başta olmak üzere hayvanlara verilen yem bitkilerini üreten çiftçiler ve köylüler, dövizle daha çok gelir getiriyor diye ürettiklerini Ortadoğu ve Körfez ülkelerine ihraç edince, hayvancılık sektörü ot kriziyle karşı karşıya kalmıştı. Yonca ihracatı yasaklandı ama kriz bitmedi. Türkiye’nin 15 milyon ton yem açığı var. Hayvancılık yapan firmalar, krizin aşılması için Hazine’ye ve Milli Emlak’a ait çorak arazilerin yem bitkileri üretmek üzere kendilerine kiralanmasını istiyor. Hayvancılık sektöründe de faaliyet gösteren ünlü iş insanı Abide Gülel, sektörde yaşanan doğal yem krizi ve çözüm yolları hakkında şu bilgileri verdi: “Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde hayvancılık işletmeleri, yem ihtiyaçlarını ağırlıklı olarak meralardan karşılamakta, bu sayede çok daha düşük maliyetlerle doğal üretim gerçekleştirebilmektedir. Bunun aksine ülkemizde yeterli doğal yem üretimi yok. Özellikle yonca, kaliteli süt üretiminde çok önemli bir bitki. Artan kurlardan dolayı Ortadoğu ve Körfez ülkelerine ihracatın artması, hayvancılık sektörünü zor durumda bırakmıştı. Hayvansal yem üreticilerimiz, çiftçilerimiz, köylülerimiz haklı olarak bizimle değil, yurtdışıyla çalışmayı tercih ediyordu. Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından alınan karar gereğince, ülkemiz ihtiyacı göz önüne alınarak, yetiştiricilerimizin kaba yem temininde sıkıntı yaşamamaları için yurtdışına yonca ve kaba yem ihracatı, yeni bir talimata kadar yasaklandı. Gecikmiş bir karar olsa da yerinde bir karar. Bu sayede sektör biraz olsun rahatladı ama sorun tam anlamıyla çözülmedi. Çünkü ülkemizin 15 milyon ton yem açığı var.” Gülel, şunlara dikkat çekiyor: “Hayvanlarımıza genetiği değiştirilmiş ithal yem yedirmek istemiyoruz." dedi. Abide Gülel Beysel, INFUSE Uygulama Merkezi’nin özellikle kıvam verici ürün gruplarını deneme amaçlı pilot bir tesis olduğunu vurguladı. Beysel, “Her türlü sütlü mamul üretim tesisini birebir simüle edebilen tesisimizde, sütlü içeceklerden tatlı ve bitkisel krem şanti, yoğurttan peynire kadar tüm süt gruplarında çalışıyoruz. Süt ürünleri tesisinin küçük ölçekli bir modeli diyebiliriz. Üreticilerin ekipman ve üretim süreçlerini taklit ederek birlikte reçete geliştiriyoruz. Özellikle, pazarda büyük bir potansiyele sahip peynir, labne ve krema ürünleri gibi geniş bir ürün yelpazesine odaklanıyoruz. En üst düzey teknolojiye sahip merkezimizde ürünü birlikte geliştirirken hizmet de sunuyoruz. Kısacası bir yol arkadaşlığı yapıyoruz” diye konuştu. Süt endüstrisinde ürün geliştirme çalışmalarının çok meşakkatli olduğunu vurgulayan Beysel, şöyle devam etti: “Örneğin, saatte 10-20 ton ürün işleme kapasitesine sahip bir üretim hattını durdurup yeni bir ürün denemek hem zaman kaybına yol açıyor hem de oldukça maliyetli. Ayrıca süt çok hızlı bozulan bir ürün, bu nedenle bekletmeden işlenmesi gerekiyor. Yapılan deneme tek seferde başarıya ulaşmayabilir, üretim hattına adaptasyon için denemeleri tekrarlamak gerekebilir. Tüm bu açılardan baktığınızda, inovatif bir ürün geliştirmek neredeyse imkânsızlaşıyor. Biz burada süt ürünlerinin prototiplerini, müşterilerin ihtiyaçlarına en iyi yanıtı verecek ve hedeflerine ulaşmalarına destek olacak şekilde hazırlıyoruz. Böylece reçetelerini, sunduğumuz kapsamlı araştırma ve ürün demene imkanından faydalanarak yurt içinde daha az maliyetle ve daha hızlı üretebiliyorlar.”

RkJQdWJsaXNoZXIy MTUxNjkxNQ==